Ceza Hukuku, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
🧠 Yapay Zeka ile Özetle:

İş kazası ceza davası, iş kazası sonucu işçinin yaralanması veya ölümü halinde, işverenin veya iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu kişilerin kusurunun ceza hukuku açısından yargılandığı davadır. Bu davalar, Cumhuriyet savcılığı tarafından resen açılır ve Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür.

İş Kazası Ceza Davası Nedir?

İş kazası ceza davası, iş kazası sonucunda sorumluların cezai yönden yargılandığı dava türüdür. Ceza davası süreci mağdurun şikayetine bağlı şekilde başlatılır. Kazada zarar gören taraf altı ay içinde şikayet hakkını kullanmazsa savcılık soruşturma açmaz ve ceza davası işlemez. İş kazası ölümle sonuçlandığında süreç farklı ilerler. İşçinin hayatını kaybetmesi halinde dava doğrudan kamu davasına dönüşür ve yakınlar şikayette bulunmasa dahi ceza yargılaması yapılır.

İş kazası ceza davaları, iş kazası tazminatı davalarından ve Sosyal Güvenlik Kurumu işlemlerinden tamamen ayrı yürütülür. İş kazası ceza davalarında amaç, kazada kusuru bulunan taraflara ceza hukuku hükümleri çerçevesinde yaptırım uygulanmasıdır.

İş Kazası Ceza Davası ile Tazminat Davası Arasındaki Farklar

İş kazası nedeniyle işçinin yaşamını yitirmesi halinde işveren aleyhine müteveffanın yakınları maddi ve manevi tazminat talep ederek dava açma hakkına sahiptir. Ayrıca sorumlular hakkında savcılığa suç duyurusu yapılabilir. İşverenin yükümlülükleri iş kazası öncesi ve iş kazası sonrası yükümlülükler olarak ikiye ayrılır.

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesi uyarınca işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlüdür. İşveren iş sağlığı ve güvenliği için gerekli araçları eksiksiz sağlamak, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri mesleki riskler, yasal haklar ve sorumluluklar hakkında bilgilendirmek zorundadır.

İş kazası gerçekleştiğinde işverenin üç gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna, iki gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgili bölge müdürlüğüne bildirim yapma zorunluluğu vardır. Ayrıca kazanın gerçekleştiği yerin kolluk birimine derhal yazılı bildirim yapılmalıdır. Kazaya maruz kalan işçiye ilk müdahale sağlanmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir.

Ceza Hukuku Kapsamında İş Kazası Suç Türleri

Ceza Hukuku Kapsamında İş Kazası Suç Türleri

İş Kazası Nedeniyle Oluşabilecek Suç Tipleri ve Yaptırımlar

Türk Ceza Kanunu’na göre iş kazalarında en sık karşılaşılan suç tipleri şunlardır:

  • Taksirle yaralama (TCK m. 89)

  • Taksirle ölüme sebebiyet verme (TCK m. 85)

  • Taksirle birden fazla kişinin ölümüne veya yaralanmasına sebep olma (TCK m. 85/2)

  • Bilinçli taksir (TCK m. 22/3)

Yaptırımlar, olayın ağırlığına göre değişir. Basit yaralanmalarda hapis veya adli para cezası verilirken, ölüm veya sürekli iş göremezlik halinde 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngörülür. Eğer işverenin gerekli tedbirleri bilerek almadığı tespit edilirse ceza artırılır.

Ölümlü İş Kazası Ceza Davası

İş Kazası Nedeniyle Taksirle Öldürme

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması ya da eksik alınması sonucunda meydana gelen iş kazasında işçi hayatını kaybettiğinde kusurlu işveren veya işveren temsilcileri Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi gereği taksirle öldürme suçundan cezalandırılır.

Türk Ceza Kanunu’na göre taksirle insan öldüren fail iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eylem birden fazla insanın ölümüne ya da ölümle birlikte yaralanmaya yol açarsa ceza iki yıldan on beş yıla kadar çıkar. Ayrıca, hükümlere göre taksirle öldürme suçunun cezası iki yıl ile on beş yıl arasında değişir. Taksirle öldürme suçu şikayete tabi değildir, savcılık tarafından kendiliğinden kovuşturma yürütülür.

İlgili içerik: ölümlü iş kazası 

İş Kazası Nedeniyle Taksirle Yaralama

Taksirle yaralama suçu iş kazalarında sık karşılaşılan suç tipidir. İşçinin iş kazası sonucunda yaralanması halinde işveren ve diğer sorumlular kusur durumuna göre taksirle yaralama suçundan cezalandırılır.

Taksirle yaralama suçunun tanımı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde yer almaktadır ve düzenlemeye göre suç, taksirle başkasının vücuduna acı verilmesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına yol açılmasıdır. Taksirle yaralama suçunun oluşması için dikkatsizlik veya özensizlik sonucu hareket gerçekleştiren failin hareketin doğuracağı sonucu öngörmemesi gerekir. Dikkatli ve özenli davranmada ölçü normal insandır. Fail yaptığı hareketin yaralanma sonucunu öngörmekte ancak sonucu istememekte ise, bilinçli taksir söz konusu olur.

Taksirle yaralama suçunda soruşturma ve kovuşturma şikayete bağlıdır. Mağdur şikayet hakkını olay tarihinden itibaren altı ay içinde kullanmalıdır. Ancak ağırlaşmış hal bilinçli taksirle gerçekleşmişse soruşturma savcılık tarafından kendiliğinden yürütülür (TCK m. 89/5).

Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına yol açan fail, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılır (TCK m. 89/1).

Taksirle yaralama fiili mağdur açısından aşağıdaki sonuçlara yol açarsa, TCK 89/1. maddeye göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır (TCK m. 89/2):

  • Duyularından veya organlarından işlev kaybının sürekli zayıflaması,
  • Vücutta kemik kırılması,
  • Konuşmada sürekli zorluk,
  • Yüzde sabit iz oluşması,
  • Yaşamı tehlikeye sokan durum,
  • Gebe kadının çocuğunun vaktinden önce doğması.

Taksirle yaralama fiili mağdur açısından aşağıdaki sonuçları doğurduğunda ise, TCK 89/1. maddeye göre belirlenen ceza bir kat artırılır (TCK m. 89/3):

  • İyileşme imkanı bulunmayan hastalık veya bitkisel hayata girme,
  • Duyular veya organlar üzerinde işlevin tamamen kaybolması,
  • Konuşma veya çocuk sahibi olma yeteneklerinin kaybolması,
  • Yüzde kalıcı değişiklik,
  • Gebe kadının çocuğunu kaybetmesi.

İlgili içerik: İş Kazası Maluliyet Oranı Tespiti

İşverenin Kasten Öldürme veya Kasten Yaralama Suçlarından Cezalandırılması Mümkün müdür?

Uygulamada işverenlerin iş kazaları nedeniyle cezai sorumluluğu çoğunlukla taksirle öldürme ve taksirle yaralama suçlarından kaynaklanmaktadır. Ancak istisnai hallerde işveren kasten öldürme veya kasten yaralama suçlarından da cezalandırılır. İşveren işyerinde gerçekleşen ölüm veya yaralanma sonucunu öngörmesine rağmen iş güvenliği yükümlülüklerine aykırı davranışlarını sürdürerek neticenin meydana gelmesine neden olmuşsa, ortaya çıkan durumu kabullendiği kabul edilerek olası kast kapsamında sorumlu tutulur.

İş Kazası Ceza Davası Açma Şartları

İş kazası sonrası cezai süreç çoğunlukla şikayetle başlar. Yaralanmayla sonuçlanan iş kazasında mağdur işçi veya yakınları, kazadan sonraki altı ay içinde polise veya Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak sorumlular hakkında şikayetçi olur. Şikayet yazılı dilekçe verilerek veya ifade tutanağı ile yapılır. Süre içinde şikayet yapılmaz ve kazada ölüm gibi ağır sonuçlar yoksa, savcılık re’sen dava açmaz.

İş kazası ölümle sonuçlandığında, soruşturma için şikayet aranmaz. Cumhuriyet Savcılığı, olaydan haberdar olur olmaz re’sen soruşturma başlatır. Ölümlü iş kazalarında ceza davası kamu davası niteliği taşır ve merhum işçinin ailesi şikayetçi olmasa da yargılama yapılır. Aile fertleri (eş, çocuk, ebeveyn) davaya müşteki veya katılan sıfatıyla dahil olup süreci takip etme hakkına sahiptir. Sonuç olarak, iş kazası ceza davası açılması için mağdur tarafın süresi içinde şikayet etmesi veya ölüm gibi durumlarda savcılığın kendiliğinden harekete geçmesi gerekir.

Kimler İş Kazası Ceza Davası Açabilir?

İş kazalarında ceza davası, kaza sonucunda suç oluşması halinde açılır. Davayı mağdurun kendisi, işçinin yakınları veya kazada kusuru bulunan kişi hariç ilgili kişiler açmaktadır. İş kazaları genellikle taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları olarak değerlendirilir ve ölüm durumunda soruşturma ve dava süreci savcılık tarafından otomatik başlatılır. 

İş Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır?

İş kazası ceza davası, kazadan sonraki altı ay içinde mağdur işçi veya yakınlarının Cumhuriyet Savcılığı veya polise başvurmasıyla başlar. Yapılan başvuru, kazaya neden olan kusurlu işveren hakkında cezai soruşturma açılmasını sağlar ve Türk Ceza Kanunu uyarınca hapis cezası gibi yaptırımlara yol açar. Dava açmak için yetkili makamlara başvurulmalı ve kazaya ilişkin deliller (tutanaklar, tanık beyanları, sağlık raporları vb.) eksiksiz şekilde sunulmalıdır. 

İş Kazası Ceza Davası Süreci

İş kazası ceza davalarının sonuçlanma süresi, davanın niteliğine ve mahkeme iş yüküne bağlı olarak değişir. Basit ve tek sanıklı davalar hızlı sonuçlanırken, kapsamlı ve çok sanıklı davalar daha uzun sürme olasılığı da bulunmaktadır. İş kazası ceza davasının ilk derece mahkemesindeki yargılaması ortalama 1,5 ila 2 yıl sürer. Süre, mahkemenin iş yoğunluğu, dosyadaki tanık sayısı, bilirkişi incelemeleri ve rapor hazırlama sürelerine bağlı olarak uzar.

Hüküm sonrası dosya istinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) ve ardından Yargıtay’a giderse, nihai kararın kesinleşmesi birkaç yıl sürebilmektedir. Temyiz aşamaları dahil edildiğinde ise süreç beş yıl veya daha uzun sürelere kayar. İtiraz edilmeyen davalar bile bir yıldan önce sonuçlanmaz. Davaya bakan mahkemenin uzmanlığı, iş yükü ve davayı yürüten iş kazası avukatının tecrübesi süreci etkiler. Deneyimli avukat, usul işlemlerini zamanında gerçekleştirerek ve delilleri etkin sunarak davanın gereksiz uzamasını önler.

İş Kazalarında Cezai Sorumluluk Hangi Hallerde Gündeme Gelir?

İşçinin ölümü veya yaralanmasıyla sonuçlanan iş kazasında, işveren veya diğer ilgililer iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülüklerine aykırı hareket etmişse, söz konusu kişiler iş kazası nedeniyle cezai sorumluluk taşır. Ceza davasında işveren veya diğer ilgililerin cezalandırılabilmesi, ilgili işyerinde iş güvenliği önlemlerinin alınmaması gibi ihmali hareketlerin varlığına bağlıdır. İhmali hareket kasten veya taksirle gerçekleştirilir; uygulamada genellikle işverenler taksirle öldürme ve taksirle yaralama suçlarından cezalandırılır.

İşverenin İş Kazasını Bildirmemesi Ceza Sorumluluğuna Neden Olur mu?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca işveren, iş kazalarının kaydını tutmak, rapor düzenlemek ve kazayı kazadan sonraki üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. İşveren yükümlülüklere aykırı hareket ettiğinde cezai sorumluluk doğmaz; ancak idari yaptırım uygulanır. İşveren, işyerinde gerçekleşen iş kazasıyla ilgili kayıt tutmaz veya rapor düzenlemezse her yükümlülük için bin beşyüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır. İş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna süresi dahilinde bildirmemesi halinde ise iki bin Türk Lirası idari para cezası verilir.

İlgili İçerik: İş Kazası Bildirimi 

İş Kazası Ceza Davası Kaç Yıl Sürer?

İş Kazası Ceza Davası Kaç Yıl Sürer?

İş Kazası Ceza Davası Kaç Yıl Sürer?

İş kazası ceza davasının süresi, davanın niteliği, karmaşıklığı, delillerin toplanma süreci, mahkemelerin iş yükü ve istinaf ile Yargıtay gibi üst mahkeme süreçlerine bağlı olarak değişir. Basit davalar genellikle 1 ila 2 yıl içinde sonuçlanır. Karmaşık dosyalarda ise süreç daha uzun sürmektedir. 

İş Kazası Ceza Davası Zamanaşımı

İş Kazası Ceza Davası Zamanaşımı

İş Kazası Ceza Davası Zamanaşımı

Zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten sonra belirli süre geçtikten sonra soruşturma veya dava yürütülememesini ifade eder. Ceza hukukunda zamanaşımı süresi suçun niteliğine göre belirlenir. İş kazaları nedeniyle açılan davalarda uygulanan başlıca suçların zamanaşımı süreleri şöyledir:

  • Taksirle yaralama suçu: Öngörülen cezanın üst sınırı 5 yıldan az olduğundan Türk Ceza Kanunu’na göre dava açma süresi 8 yıldır. İş kazası sonucu yalnızca yaralanma söz konusu ise kazadan sonraki 8 yıl içinde savcılık dava açmazsa, suçtan yargılama yapılamaz.
  • Taksirle öldürme suçu: Ceza üst sınırı 6 yıl, birden fazla ölüm halinde 15 yıl olduğu için dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Ölümlü iş kazalarında savcılık olay tarihinden itibaren 15 yıl içinde iddianame düzenlemek zorundadır; aksi halde dava zamanaşımına uğrar.
İş Kazası Ceza Davası Yetkili Mahkeme

İş Kazası Ceza Davası Yetkili Mahkeme

İş Kazası Ceza Davası Yetkili Mahkeme

Çoğu iş kazası ceza davasında görevli mahkeme, ilk derece ceza yargılaması yapan Asliye Ceza Mahkemesidir. Tek işçinin yaralandığı veya öldüğü kazalar asliye ceza mahkemesinde görülür. Kazanın kapsamı geniş ise, örneğin birden fazla işçinin ölümü veya çok sayıda kişinin yaralanması söz konusuysa, suça öngörülen ceza miktarı yükseldiği için Ağır Ceza Mahkemesi görevli olur. Ağır Ceza Mahkemeleri, üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlara bakmakla yükümlüdür. Örneğin maden ocağı kazasında birden fazla işçi hayatını kaybetmişse dava ağır ceza mahkemesinde görülür.

İş Kazası Ceza Davası Dilekçesi Örnekleri

İş Kazası Ceza Davası Dilekçesi Örnekleri

İş Kazası Ceza Davası Dilekçesi Örnekleri 2025

İş kazası sonrası mağdur işçi veya ölen işçinin yakınları (eş, çocuk, anne-baba gibi) savcılığa şikayette bulunarak ceza davası sürecini başlatabilir. Bu şikayet, bir dilekçe ile yapılabileceği gibi bizzat sözlü ifade de verilebilir. Yazılı başvuru yapmak isteyenler için, bir şikayet dilekçesinde bulunması gereken temel unsurlar şunlardır: kazanın tarihi, yeri, kazaya karışan tarafların kimlik ve iletişim bilgileri, kazanın meydana geliş şeklinin özeti, oluşan zarar (ölüm veya yaralanma durumu) ve son olarak sorumlular hakkında şikayetçi olunduğunun ve kamu davası açılması talebinin belirtilmesi. Aşağıda örnek bir şikayet dilekçesi formatı sunulmuştur:

İş Kazası Ceza Davası İçin Savunma Dilekçesi Örneği 2025

 

İSTANBUL ( ). CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO: …/… Esas

SAVUNMADA BULUNAN SANIK: Ad Soyad

MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad

MÜŞTEKİ: Ad Soyad

VEKİLİ: Av. Ad Soyad

KONU: Esas hakkında savunmanın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Mahkemeye konu olan olayda müvekkilin müştekiye yönelik olarak hakaret, kasten basit yaralama suçu işlediği iddiası öne sürülmektedir. Müşteki, karakola vermiş olduğu ifadede müvekkil ile kıskançlık nedeniyle tartışma çıktığını, tartışma esnasında telefonunu müştekiye fırlatarak kolunu morarttığına dair iddiada bulunulmuştur.

2-) Öncelikle müvekkil üzerine atılı suçlama kabul edilmemektedir. Müvekkil ile müşteki 2008 yılından beri evli olup müvekkil, bir kere bile eşine fiziksel şiddette bulunmamıştır. Mahkemeye konu olan olay günü, müşteki, müvekkilin telefonunu elinden almak istemiş ve kimle konuştuğunu merak ettiğini söylemiştir. Bunun üzerine müvekkil, oyun oynadığını belirterek oynunun bölünmemesi için telefonunu iki dakika sonra verebileceğini belirtmiştir. Bunun üzerine müşteki, müvekkilin sırtına doğru atlayarak telefonunu almaya çalışmıştır. Müvekkil ile müşteki arasında çıkan arbedenin sonunda, müşteki, müvekkilin yanına oturmuş ve yanına oturduğu sırada müvekkilin elinden telefon fırlamıştır. Müvekkilin elinden fırlayan telefon müştekinin koluna çarpmıştır. Tüm olay bundan ibarettir. Bu olaylarda görgü tanığı olarak müştekinin annesi de aynı odada olduğundan beyanının alınmasını talep ediyoruz.

3-) Müşteki, müvekkile kızgınlığı nedeniyle polise bu şekilde ifade verdiğini ve aslında olayın ifadesinde olduğu gibi meydana gelmediğini ve müvekkil eşinden şikayetçi olmadığını …/…/… tarihli duruşmada belirtmiştir. Müşteki, müvekkilin telefonunun elinden fırladığını, müştekinin koluna fırlatmadığını mahkeme huzurundaki beyanında belirtmiştir. Aynı zamanda müvekkilin müştekiye yönelik tehdit içerikli sözleri de kızgınlıkla uydurduğunu belirterek müştekiden şikayetçi olmadığını dile getirmiştir.

4-) Müvekkilin öncelikle mahkemeye konu olan olayda, suç işleme kastı bulunmamaktadır. Müvekkil, müştekiye yönelik kasti olarak yaralamada bulunmamış, eşine yönelik tehdit içerikli sözler de sarf etmemiştir.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklanan Müvekkilin işlediği iddia edilen suç nedeniyle öncelikle beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil lehine hükümlerin uygulanmasını talep ederiz.

Sanık Müdafii

Av. Cuma Ali Koç

İmza

Yukarıdaki dilekçe örneği basit bir şablon niteliğindedir. Gerçek bir olayda detaylar ve hukuki nitelemeler değişebilir. Bu nedenle, bir iş kazası sonrası şikayet dilekçesi hazırlarken uzman bir avukata danışmak faydalı olacaktır.

İş kazası nedeniyle sanık durumunda olan işveren veya diğer sorumlular da, haklarında dava açıldığında mahkemeye yazılı savunma dilekçesi sunabilirler. Savunma dilekçesi, davanın görüldüğü ceza mahkemesine hitaben yazılır ve iddianamede ileri sürülen suçlamalara cevap verir. Savunmada genellikle işverenin gerekli önlemleri almış olduğu, kazanın öngörülemez bir şekilde meydana geldiği veya işçinin kendi kusurunun bulunduğu gibi noktalar vurgulanır. Savunma dilekçesinin de hukuki argümanlar içermesi gerektiğinden, bir avukat yardımıyla hazırlanması doğru olacaktır.

İş Kazası Ceza Davası Beyan Dilekçesi 2025

İSTANBUL ( ). ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO: …/… Esas

BEYANDA BULUNAN SANIK: Ad Soyad

MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad

MÜŞTEKİ: Ad Soyad VEKİLİ: Av. Cuma Ali Koç

KONU: Beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Yukarıda esas numarası belirtilen dosyanın …/…/… tarihli duruşmasında, beyanda bulunmak için tarafımıza süre verilmiştir. Tarafımıza verilen süre içerisinde beyanlarımızı sunmaktayız. (Mahkeme tarafından hangi konuda beyanda bulunulması istemiş ise beyanda bulunulacak konuya giriş yapılmalıdır).

2-) (Beyanda bulunulması istenilen konunun detayı anlatılmalıdır)

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; mahkemeye sunulan yazılı ve sözlü beyanlarımız doğrultusunda müvekkilin beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil lehine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.

Sanık Müdafii

Av. Cuma Ali Koç

İmza

İş Kazalarında Taksir

İşveren kurumun iş kazası durumunda taksire bağlı sorumluluğu, işçiyi gözetme borcu gereğince gerekli özeni göstermemesi ve iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğar. İşveren, yükümlülüklerini yerine getirmemiş, işyerinde alınması gereken iş güvenliği önlemlerini almamış ve gerekli özeni göstermemişse, gerçekleşen ölüm veya yaralanma neticesi taksire bağlı sorumluluğu doğurmaktadır.

Yaralanmalı İş Kazası Ceza Davası 

Yaralanmalı iş kazalarında ceza davası, kazaya sebebiyet veren kişi veya kurum hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca yürütülür. Kasıtlı olmayan yaralama suçu için ceza, 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak öngörülmektedir. Mağdurda kırık, uzuv kaybı, duyu kaybı veya benzeri ciddi sonuçlar oluşursa ceza miktarı artırılır. Dava sürecinde olayın gerçekleşme biçimi, kusur oranları ve alınan tedbirler dikkate alınır.

İş Kazası Ceza Davası Yargıtay Kararları

İş Kazası Ceza Davası Yargıtay Kararları

İş Kazası Ceza Davası Yargıtay Kararları

Bir iş kazası ceza davasında, Yargıtay kararları, mahkemelerin vereceği kararlara ışık tutar ve bu alandaki hukuki içtihadı (yerleşmiş uygulama ve görüşleri) belirler. Yargıtay’ın kararları, işveren ve diğer sorumluların cezai kusurunun ne zaman ve ne şekilde oluştuğunu gösteren en önemli yol göstericidir.

İşverenin Kusurunun Belirlenmesi ve “Taksir” Kavramı

Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2017/9-1251, K. 2018/259
Konu: İşverenin taksirle (ihmalle) ölüme neden olma suçu. Kazada çalışanın da kusurunun bulunup bulunmadığı.
Yargıtay Görüşü: Yargıtay, işverenin sorumluluğunun “kusursuz sorumluluk” ilkesine dayanmadığını, mutlaka bir taksir (ihmal) bulunması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak, işverenin “dikkat ve özen yükümlülüğü” çok yüksektir. Çalışanın kusuru, işverenin kusurunu ortadan kaldırmaz, sadece indirim nedeni olabilir. İşveren, çalışanın olası hatalarını öngörerek gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.

İşveren Vekilinin (Yönetici, Müdür, Şef) Sorumluluğu

Karar: Yargıtay 21. Ceza Dairesi, 2016/30200 E., 2017/6687 K.
Konu: Bir maden ocağındaki göçük sonucu ölümle sonuçlanan iş kazasında, ocak müdürünün cezai sorumluluğu.
Yargıtay Görüşü: Yargıtay, işveren vekili konumundaki ocak müdürünün, işyerindeki tüm güvenlik önlemlerini almak, denetlemek ve çalışanları eğitmekle yükümlü olduğunu belirtti. Bu yükümlülüklerini ihmal ettiği tespit edilen işveren vekili, taksirle ölüme neden olmaktan dolayı suçlu bulunmuştur. Bu karar, sadece işverenin değil, yönetici konumundaki kişilerin de bireysel olarak cezai sorumluluk altında olduğunu gösterir.

“Öngörülebilirlik” ve “Kaçınma Yükümlülüğü”

Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2018/1257, K. 2019/605
Konu: Bir inşaat şantiyesinde yüksekten düşme sonucu ölüm. İşveren, kazanın öngörülemez olduğunu savunmuştur.
Yargıtay Görüşü: Yargıtay, “taksirin unsurlarından birinin, neticenin öngörülebilir olması ve bu neticeden kaçınılabilir olması” ilkesini vurgulamıştır. Yüksekte çalışma yapılan bir şantiyede düşme riski açıkça öngörülebilir bir risktir. İşverenin, bu riski ortadan kaldırmak için (güvenlik ağı, emniyet kemeri, korkuluk vb.) önlemler alması gerekir. Almadıysa, “kaçınma yükümlülüğünü” ihlal ettiğinden taksirle hareket etmiş sayılır.

Bilirkişi Raporunun Önemi ve Mahkemenin Takdir Yetkisi

Karar: Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2019/15870 E., 2020/4850 K.
Konu: Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak karar vermiş, sanık itiraz etmiştir.
Yargıtay Görüşü: Yargıtay, bilirkişi raporlarının kesin hüküm niteliğinde olmadığını, mahkemenin takdir yetkisini kullanması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporunu, tanık ifadelerini, diğer delilleri ve sanığın savunmasını birlikte değerlendirerek bir karara varmalıdır. Ancak, teknik bir konu olan iş güvenliği eksikliklerinin tespitinde bilirkişi raporu en önemli delildir ve mahkeme bu raporu yeterli gerekçe göstermeden reddedemez.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) Uygulaması

Karar: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2020/xxxxx E., 2021/xxxx K. (Benzer içerikteki kararlardan genel ilke)
Konu: İş kazası nedeniyle taksirle ölüme neden olmaktan yargılanan sanığa HAGB kararı verilmesi.
Yargıtay Görüşü: Yargıtay, iş kazası davalarında HAGB kararı verilmesinde bazı kriterlere dikkat çeker:

  • Sanığın daha önce hiç ceza almamış olması.

  • Mağdur ailesiyle uzlaşma sağlanmış olması ve manevi tazminatın ödenmesi (bu çok önemli bir kriterdir).

  • Sanığın pişmanlık duyduğunu göstermesi.

  • Sanığın sosyal ve ekonomik durumu (işine devam ediyor olması olumlu bir etkendir).

  • Toplumun kamu düzeni açısından sanığın cezalandırılmasında ısrarcı olmaması.

Yargıtay, bu şartların oluştuğu durumlarda, özellikle de uzlaşma sağlandıysa, HAGB kararını sıklıkla onaylamaktadır.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi – E. 2020/6526 (2020)

  • Olay: Bir iş kazası sonucu işçinin akrep sokması nedeniyle yaralanması.
  • Karar: Mahkeme, işverenin akrep sokmalarına karşı işçilere eğitim verip vermediğini ve 6331 Sayılı Kanun’a uygun iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alıp almadığını araştırmadan davayı reddetmiştir. Yargıtay, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetmiş, işverenin kusur oranını belirlemek için uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirtmiştir.
  • Gerekçe: İşverenin, işyerinin coğrafi koşullarına uygun güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Eksik inceleme, kararın bozulmasına neden olmuştur.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi – E. 2017/154 (2017)

  • Olay: İş kazası sonucu işçinin ölümüyle sonuçlanan bir yangın olayı.
  • Karar: Ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporu, işverenin tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yangına sebebiyet verdiğini ve bu nedenle ölüme neden olduğunu ortaya koymuştur. Yargıtay, ceza mahkemesinde belirlenen maddi ve hukuki olguların, tazminat davasında da dikkate alınması gerektiğini vurgulamış; yerel mahkemenin bu olguları göz ardı ederek verdiği kararı bozmuştur.
  • Gerekçe: Ceza mahkemesinde kesinleşen kusur oranları, hukuki sorumluluk değerlendirmelerinde bağlayıcıdır.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi – E. 2016/115, K. 2017/2948 (2017)

  • Olay: İş kazası sonucu işçinin ölümüyle sonuçlanan bir olayda, kazanın %100 kaçınılmaz olduğu tespit edilmiştir.
  • Karar: Yargıtay, sosyal hukuk devleti ilkesi gereği, kaçınılmazlığın %60’ının işverene yüklenmesi gerektiğini belirtmiştir. İşverenin sorumluluğunun, olayda uygulanma ihtimali olmayan hakkaniyet indirimiyle hafifletilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
  • Gerekçe: İşçi-işveren arasındaki ekonomik ve sosyal durum farkı dikkate alınarak, işverene daha fazla sorumluluk yüklenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi – E. 2023/2109, K. 2024/15929 (2024)

  • Olay: İş kazası değil, ancak defter ve belgelerin ibrazına ilişkin bir ceza davası bağlamında, mali tatile denk gelen bir durumda belgelerin ibraz edilmemesi.
  • Karar: Yargıtay, mali tatile denk gelen durumlarda belgelerin ibraz edilmemesinin suç oluşturmayacağına hükmetmiştir. Bu karar, iş kazası davalarında işverenin yükümlülüklerini değerlendirirken, usul kurallarının doğru uygulanmasının önemini göstermektedir.
  • Gerekçe: Usuli kurallara uyulmaması, cezai sorumluluğun yanlış değerlendirilmesine yol açabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir