Kasko Rücu Davası Şartları Nedir?

Kasko rücu hakkı; sigorta ettirenin kusurları ile rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta şirketinin sigorta poliçesinden cayması olarak açıklanmaktadır.

Kasko rücu hakkı, rücu hakkının en fazla kullanıldığı sigorta türüdür. Sigorta şirketleri kasko rücu hakkını; karşı tarafa, üçüncü kişiye karşı kullandığı gibi kendi sigorta sahibine karşı da kullanmaktadır.

Kasko Rücu Hakkı Nedir? 

Kasko rücu hakkı, zarar sigortaları için bulunan halefiyet ilkesinden gelmektedir. Halefiyet ilkesi gereğince sigorta şirketinin; rizikonun gerçekleşmesinden dolayı şartlara bağlı olarak kasko rücu hakkını kullanabilmektedir. Halefiyet hakkı; Türk Ticaret Kanunu 1472. Maddesinde yer almaktadır. İlgili kanun maddesinde halefiyet hakkı için yer alan ifadeler;

‘VI – Halefiyet

MADDE 1472-

(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.

(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur’.

Kasko sigortasının rücu hakkını kullanması belirli şartlar altında gerçekleşmektedir. Sigorta şirketinin kasko rücu hakkından yararlanabilmesi için öncelikle mağdur tarafın ödenmesi gereken tazminatlarını ödemelidir. Halefi durumunu tamamlayan sigorta şirketi kasko rücu hakkı için dava açma hakkına sahip olmaktadır.

Kasko Rücu Hakkı
Kasko Rücu Hakkı

Kasko Rücu Hakkı Nasıl Kullanılır?

Rücu hakkı; sigorta sürecinin önemli kavramlarından biri olup kısaca ‘caymak, geri dönme ya da vazgeçmek’ anlamlarını taşımaktadır. Sigorta alanında bakıldığında sigorta şirketlerinin ödedikleri tazminatı kusurlu ve sorumlu kişiden geri istemesine rücu hakkını kullanması denilmektedir.

Kasko sigorta şirketleri sahip oldukları kasko rücu hakkı imkanı ile rizikoda kusuru bulunan taraftan kasko poliçesi dahilinde ödediği tazminatı geri talep edebilir. Talep edilen bu hakkı ise; kaskonun rücu hakkı denilmektedir.

Sigorta şirketinin kasko rücu hakkını kullanabilmesi için zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Kasko rücu hakkının kullanılmasına ilişkin zamanaşımı süresi Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesinde yer almaktadır:Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.

Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar’.

Rücu hakkının en fazla kullanıldığı kasko sigortasıdır. Ancak sigortanın rücu hakkını kullandığı birden fazla sigorta türü bulunmaktadır;

Kasko Rücu Şartları
Kasko Rücu Şartları

Kasko Rücu Şartları

Kasko rücu şartları Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğine tabidir. Kasko sigortasının ödeme yaptığı kazalarda kasko rücu hakkını kullanabilmesi için bazı şartlar gerekmektedir:

  • Araçta zorunlu olan trafik sigortasının bulunmaması,
  • Sigortalı araçta yolcu taşıma ruhsatı bulunmadığı halde yolcu taşıma,
  • Aracı kullanan sürücünün alkol ya da uyuşturucu madde etkisinde olması,
  • Sürücünün ehliyetinin bulunmaması ya da ehliyetine el konulmuş durumda olması,
  • Kazanın kasti bir suç olması,
  • Araç sürücüsünün ağır kusurlu olması,
  • Kazaya karışan kasko sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesi,
  • Kasko sigortalı araç sahibinin kazaya ilişkin belgelerin düzenlenmesinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
  • Kaza, taşıt kullanma sürelerine uyulmamasından kaynaklanması,
  • Trafik kazası, yetkili makam ya da makamların izni olmadan yarış düzenlenmesi halinde gerçekleşiyorsa,
  • Kasko sigortalı aracın gasp edilmesi ya da çalınmasında sorumlu kişinin kusurlu olması.

İlginizi Çekebilir: Trafik Kazası Tazminat Hesaplama

Kasko Rücu Oranı Nedir?

Kasko sigortasının rücu oranı, sigorta şirketlerine ve dosyanın içeriğine bağlı olarak değişmektedir. Örnek üzerinden açıklayarak daha güzel izah edebiliriz. A aracı bir kazaya karıştı araç sürücüsü yüzde 75 haklı ve yüzde 25 kusurlu. Karşı taraf aracını kasko üzerinden yaptırırsa, kasko şirketi araç hasar bedeli, araç değer kaybı miktarlarının yüzde 25’ini size rücu ettirecektir.  Rücu Oranları;

  • % 100Rücu
  • % 75 Rücu
  • % 50 Rücü
  • % 25 Rücu

Kasko rücu oranı kusur durumuna göre değerlendirilmektedir.

Kasko Rücu Eder Mi?
Kasko Rücu Eder Mi?

Kasko Rücu Eder Mi?

Evet, kasko poliçe de yer alan kapsamlar sonucunda rücu hakkını kullanabilmektedir.

Kasko sigortasının en önemli yükümlülüğü rizikoyu taşıma yükümlülüğüdür. Rizikonun gerçekleşmesi ile kasko sigortası tazminat sorumlusu olmaktadır. Ancak bazı durumlarda sigorta şirketi ödemeyi yapar, sonrasında motorlu araç sahibinden rücu edebilir. Sigorta şirketlerine kasko rücu hakkı kanun ve yönetmeliklerce tanınmış haktır.

İlgili İçerik : SGK Rücu Davası 

Kasko Rücu Davası
Kasko Rücu Davası

Kasko Rücu Davası

Sigorta şirketleri arasında büyük önem taşıyan kasko rücu hakkı; maddi hasarlı trafik kazasının gerçekleşmesinin ardından sıklıkla karşılaşılmaktadır. Kasko rücu hakkı, Karayolları Trafik Kanunu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları arasında yer almaktadır. B. 4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı metinde ‘Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.

Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir’ şeklinde yerini almaktadır.

Sigorta şirketleri kasko rücu hakkını karşı tarafa uygulayacağı gibi kendi sigortalısına da uygulamaktadır. Ayrıca özel durumların oluşmasında sigorta şirketi kasko rücu hakkını kusurlu kişinin mirasçılarına da uygulanmaktır.

İlginizi Çekebilir: Güvence Hesabı Rücu

Kasko Rücu Davası Görevli Mahkeme

Sigorta şirketlerinin kasko rücu haklarını talep edecekleri davalarda görevli ve yetkili mahkemeler  illiyet bağı ticaret ilişkisinden kaynaklanıyorsa Ticaret Mahkemeleridir. Sigorta şirketi kendi müşterisine yani kasko yaptıran kişiye yönelik rücu işlemi başlatacaksa burada görevli ve yetkili mahkeme tüketici mahkemeleridir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 18.4.2016 tarihli 2016/2798 Esas- 2016/4683 Kararında kaskoyu yaptıranın ticari bir kuruluş olduğu gerekçe ile yetkili mahkemenin ticaret mahkemesi olduğuna hükmetmiştir.

Kasko sigortalı araç sahibinin; sigorta şirketinin kasko rücu hakkına ilişkin itiraz yolu bulunmaktadır. Kasko sahibi aracın sahibi rücu hakkına dair dilekçe yazmalıdır. Ancak öncelik olarak kasko rücu hakkının itirazı için poliçe ve diğer bilgiler dikkatli şekilde incelenmelidir.

Kaskonun rücu talebine ilişkin itirazda bulunacak olan sigorta ettiren yazılı şekilde itirazını bildirmelidir. İtiraz dilekçesinde rücu hakkına neden itiraz edildiği açıkça yazılarak yasal şartlara uygun olmalıdır.

Kasko rücu hakkı itiraz dilekçesinin doğru ve net şekilde yazılması gerekmektedir. İtiraz dilekçesinin sonucunda sigorta şirketi kasko rücu talebinden vazgeçebilir. Ancak itiraz dilekçesinin sigorta yaptıran aleyhine sonuçlanması durumunda sigorta rücu davası ile karşı karşıya kalınabilir. Bu durum ile karşılaşmamak adına sigorta hukukunu çalışma alanı olarak belirleyerek alanında uzmanlaşmış sigorta avukatından gerekli hukuki desteği almak önemlidir.

Kasko rücu hakkı itiraz dilekçesi PDF örneği için tıklayınız.

Kasko Rücu Hakkı Emsal Yargıtay Kararları

T.C Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 03.06.2020 Tarihli, 2018/ 4079 Esas Numaralı, 2020/ 3127 Sayılı Kararında emsal niteliğindedir;

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı, davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın trafik kazası sonucu hasar gördüğünü, davalı şirketin kendisi hakkında dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunarak tazminat ödemediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, olayla ilgili düzenlenen tutanağın sahte olduğu sonucuna varıldığını, davacının aracı ile değişik tarihlerde aynı yerde kazalar yaptığını, kazaya karışan diğer kişilerin davacıyı tanıdıklarını, talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; özellikle kazanın oluş şekil ve çarpışma yeri ile tutanakta belirtilen yerin farklı olduğu hususundaki tespitin Mahkemenin kanaatini etkilemiş olduğu, bu rapor ile davalı tarafın dayandığı davaya konu hasarın nedeni ve miktarı ile ilgili görevlendirilen eksperin düzenlediği olayla ilgili düzenlenen kaza tutanağının sahte olduğu sonucuna varılan ve davacının aracı ile değişik tarihlerde aynı yerde kazalar yaptığını belirten rapor beraber incelendiğinde; hasarı poliçe kapsamına alabilmek için kaza yerinin ve kazanın oluş şeklinin farklı gösterilmiş olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortalı tarafından kasko sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.

Davacıya ait aracın 17.8.2012/17.08.2013 vadeli kasko poliçesi ile davalı … şirketine sigortalattırıldığı ve sigortalı araçtaki hasarın (rizikonun) poliçe yürürlük süresi içerisinde, 17.03.2013 tarihinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, kazanın ihbar edilen yerde ve şekilde meydana gelip gelmediği ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre, gerek hareket ve gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya harekette bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cismle çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, TTK’nin 1282.maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281.maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının, ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. (HGK. 2013/17-2303 E. 2015/1497 K.)

İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı kasko poliçesi genel şartlarının B.1.5.maddesi ve TTK’nin 1292/3.maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı bir şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfesi sigortalıya geçer.

Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; kazadan sonra kazaya karışan davaya konu… plaka sayılı aracın araç sürücüsü … ile karşı araç sürücüsü … tarafından tutanak düzenlendiği, davalı …, kaza tutanağının sahte olduğu iddiasıyla, davacı ve tutanağı düzenleyen sürücüler hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç ihbarında bulunulduğu, soruşturma dosyası kapsamında ifadesi alınan …’nun; kazadan sonra araçların fotoğraflarını çektiklerini, kaza tutanağındaki isim ve imzanın kendisine

ait olduğunu, kazadan sonra aracı zilyeti olan kardeşini aradığını, kardeşinin tanıdığı tamircinin gönderdiği çekici aracı kaza yerinden götürdüğünü, … ve … adlı şahısları tanımadığını kaza tutanağının iddia edildiği üzere kesinlikle diğer şahıslarla anlaşılarak düzenlenmediğini beyan ettiği, CBS’nca, şüphelilerin müsnet suçu işlediklerine dair şikayetçinin soyut iddiasından başka kamu davası açılmasının gerektirecek delil bulunmadığından 05.02.2014 tarihinde takipsizlik kararı verilmiş, karara müşteki … Sigorta Şirketi A.Ş. vekili tarafından yapılan itirazın, İstanbul 20.Ağır Ceza Mahkemesinin 03.04.2014 tarih ve 2014/357 D. İş dosyasında reddedildiği görülmüştür.

Mahkemece her ne kadar, davaya konu hasarın nedeni ve miktarı ile ilgili görevlendirilen eksperin düzenlediği olayla ilgili düzenlenen kaza tutanağının sahte olduğu sonucuna varılan ve davacının aracı ile değişik tarihlerde aynı yerde kazalar yaptığını belirten rapor beraber incelendiğinde; hasarı poliçe kapsamına alabilmek için, kaza yerinin ve kazanın oluş şeklinin farklı gösterilmiş olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kaza tespit tutanağı aksi ispat edilene kadar geçerli resmi belge niteliğindedir. Davalı vekili, hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığına dair yalnızca hasar dosyasındaki raporlar dışında; kaza tutanağının doğru olmadığını, kaza ile hasarın uyumlu olmadığını, tutanak içeriğinin aksini ispata yarar somut deliller ileri sürmüş değildir.

O halde mahkemece davaya konu kazanın ihbar edilen yerde ve şekilde gerçekleştiğinin kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 03/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Daha fazla kasko rücu hakkı emsal Yargıtay kararı okumak için tıklayınız.

İlgili Yazılar:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu