İdari Yargıda Tam Yargı Davası

İdari yargıda tam yargı davası, idari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla açılan ve idari yargı düzeninde yer alan bir dava türüdür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”) çerçevesinde düzenlenen tam yargı davaları, tarafların maddi ve manevi haklarını ileri sürebilecekleri ve hukuki menfaatlerini koruyabilecekleri bir yargılama süreci sunar. Tam yargı davası, Danıştay, idare veya vergi mahkemesinde açılabilen bir idari dava türüdür.

Tam yargı davaları, idare tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemler nedeniyle haklarında zarara uğrayan kişilerin, zararlarının giderilmesi ve idari işlemlerin iptali taleplerini dile getirebileceği bir dava çeşididir. Tam yargı davası açma süreleri ve yargılama usulü, İYUK’un ilgili maddelerinde düzenlenmiş olup, uyuşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözüme kavuşturulması için kanuni süreler ve prosedürlere uyulması gerekmektedir.

İdari Yargıda Tam Yargı (Tazminat) Davası

İdari yargıda tam yargı davası, idari işlemin veya eylemin hukuka uygun olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapar ve söz konusu işlemin veya eylemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varırsa, işlemin tamamen iptal edilmesi veya değiştirilmesi kararlaştırılabilir. Bu dava türü, yargı kararının etkisini, işlemin tamamen ortadan kalkması veya değişmesi şeklinde gösterir.

Dava açan kişi, işlem veya eylem nedeniyle uğradığı zararın tazmin edilmesini de talep edebilir.  Bu dava türü, yargı kararının tamamen ortadan kaldırması veya değiştirmesi sonucunu doğurabilir.

İdari Yargıda Tam Yargı Davası Nedir?
Tam Yargı Davası Nedir?

Tam Yargı (Tazminat) Davası Nedir?

İdari yargıda tam yargı davası, idare hukuku alanında idari işlemlerden kaynaklanan hukuka aykırı eylemler veya ihmaller nedeniyle zarar gören kişiler tarafından açılan bir davayı ifade eder. Bu davada, idari eylemin hukuka aykırı olduğu ve kişinin uğradığı zarara neden olduğu iddia edilir ve bu zararın tazmini talep edilir.

Tam yargı davasında, eylemin hukuka aykırılığına ilişkin inceleme yapılır. İşlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılırsa, kişinin uğradığı zararın tazmini kararlaştırılır. Bu zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilir. İdare hukuku alanında uğranılan zararların giderilmesi amacıyla açılan dava sonucunda idare yani devlet verdiği zararları karşılamak ile yükümlüdür.

İdari Yargıda Tam Yargı (Tazminat) Davası Nasıl Açılır?
İdari Yargıda Tam Yargı (Tazminat) Davası Nasıl Açılır?

Tam Yargısı Davası Çeşitleri Nelerdir?

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”) çerçevesinde düzenlenen bu dava türleri, idari işlemler ve eylemlerle ilgili maddi ve manevi zararların tazmini veya iptali taleplerinin değerlendirilmesi amacını taşır.

Tam yargı davaları, temel olarak iki çeşide ayrılır:

1)İdari İşlemlerden Kaynaklanan Tam Yargı Davaları: İdare tarafından yapılan hukuka aykırı işlemler neticesinde tarafların uğradığı maddi ve manevi zararların tazminini veya idari işlemin iptalini talep eden davalardır (İYUK m. 2). Bu dava türünde, idari işlemin hukuka aykırılığı ve zarara yol açtığı ispatlanmalıdır.

2)İdari Eylemlerden Kaynaklanan Tam Yargı Davaları: İdari eylemlerin gerçekleştirilmesi sonucu tarafların maddi veya manevi zarara uğramaları durumunda, zararın giderilmesi talebiyle açılan davalardır (İYUK m. 2). Bu dava türünde, idari eylemin hukuka aykırılığı ve zarara sebep olduğu ispat edilmelidir.

Her iki dava çeşidinde de, İYUK’un ilgili maddelerine göre dava açma süreleri ve yargılama usullerine uyulması zorunludur.

İdari Yargıda Tam Yargı (Tazminat) Davası Nasıl Açılır?

İdari yargıda tam yargı (tazminat) davası açmak için, öncelikle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”) hükümlerine uyulmalıdır. İdari işlemin ya da eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde, yetkili idari mahkemeye dava dilekçesi sunulmalıdır (İYUK m. 7).

Dava dilekçesinde; davalı idare, davacının kimliği, tebligat adresi, uyuşmazlık konusu idari işlem veya eylem, zararın tespiti, tazminat talebi ve hukuki sebepleri belirtilmelidir (İYUK m. 11). Dilekçe, ilgili kanun maddelerine ve hukuk diline uygun olarak hazırlanarak, süresi içinde yetkili mahkemeye ibraz edilmelidir. Dava sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesi için, bu hususlara dikkatle riayet edilmesi gerekmektedir.

Tam Yargı Davası Açma Süresi

Tam Yargı Davası Açma Süresi

Tam Yargı Davası Açma Süresi

Tam yargı davası açma süresi, zarar gören tarafın haklarını arayabilmesi için belirlenen yasal sürelerdir. Bu süreler, hak düşürücü nitelikte olup dikkate alınması gerekmektedir. Tam yargı davası açma süreleri, idari eylemler nedeniyle ayrı ayrı düzenlenmiştir.

  1. İdari eylemler nedeniyle tam yargı davası açma süresi: İdari eylemlerden zarar gören kişiler, eylemi öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halükarda eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini talep etmelidirler. Eğer talepleri kısmen ya da tamamen reddedilirse, ret kararının tebliğinden itibaren İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesine göre 60 günlük dava açma süresi içinde tam yargı davası açabilirler.
  2. İdari işlemler nedeniyle tam yargı davası açma süresi: İdari işlemlere karşı açılacak tam yargı davalarında, genel dava açma süresi, idari işlemin tebliğinden itibaren idare mahkemelerinde 60 gün ve vergi mahkemelerinde 30 gün olarak düzenlenmiştir (İYUK m.7). Ancak bazı özel durumlarda, yasal düzenlemelerle farklı dava açma süreleri öngörülebilir. Bu durumda, özel dava açma süresi uygulanır. İdari işleme karşı üst makamlara başvurma durumunda, işlemeye başlamış olan dava açma süresi durur ve üst makamın cevabına göre süre yeniden işlemeye başlar (İYUK m.11).
  3. İdari makamlara işlem veya eylem yapılması için başvuru durumunda tam yargı davası açma süresi (İYUK m.10): Eğer dava açılmamışsa veya davanın süreden reddedilmesi durumunda, otuz günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren dava açma süresi içinde (İdare mahkemelerinde 60 gün, vergi mahkemelerinde 30 gün) dava açılabilir.

İptal Davasından Sonra Tam Yargı Davası Açma Süresi

İptal davasından sonra İdari yargıda tam yargı davası açma süresi, iptal kararının kesinleşmesinden itibaren tebliğ edilmesi ile 60 gün içinde açılması gerekmektedir. İptal davası, idari işlemin hukuka aykırı şekilde tespit edilmesi ve idari işlemin veya tamamen iptal edilmesi ile sonuçlanabilir.

İdari işlemin iptal edilmesi, tam yargılama davasının açılması için yeterli değildir. Tam yargılama davası, ayrı bir dava türü ve 60 günlük süre, iptal kararının kesinleşmesinden itibaren tebliğ edilmesi ile başlar.

Henüz iptal ve tam yargı davasına konu olabilecek bir idari işlem olmamışken veya var olmasına rağmen ilgilinin bilgisi yoksa, ilgili kişi idareye başvurarak bir işlem veya eylem yapılmasını talep edebilir. İdare, 30 gün içinde cevap vermezse istek reddedilmiş sayılır ve bu durumda ilgili kişi, 30 günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açabilir.

İdare 30 günlük süre içinde cevap verirse ancak cevap kesin değilse, ilgili kişi bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. İlgilinin kesin cevabı beklediği hallerde dava açma süresi işlemez, ancak bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren 4 ayı geçemez.

Tam yargı davalarında trafik kazaları için kaza sonucuna göre açma süreleri de değişkenlik göstermektedir. Trafik kazalarının sonuçları;  ölümlü, yaralanmalı ve sadece araçların hasar aldığı maddi hasarlı trafik kazası ile sonuçlanmaktadır.

Yaralanmalı trafik kazası zamanaşımı süresi idari yargıda tam yargı davası (tazminat) için süre 8 yıldır. Bu süre ölümlü trafik kazalarında 15 yıldır. Maddi hasarlı trafik kazalarında ise tazminata ilişkin dava süresi 2 yıldır.

Tam Yargı Davası Özellikleri Nelerdir?

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (İYUK) düzenlenen tam yargı davalarının temel özellikleri şu şekildedir:

  1. İdari işlemler ve eylemler: İdari işlem, kamu gücüne dayalı ve hukuki sonuç doğuran işlemlerdir. İdari eylem ise, idarenin hukuken bağlayıcı olmayan, gerçekleştirilen veya yapılmayan eylemleridir (İYUK m.2).
  2. Maddi ve manevi tazminat: Tam yargı davalarında, idari işlem veya eylemlerden kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının tazmini talep edilebilir (İYUK m.2).
  3. İdari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğu: İdari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğu, tam yargı davalarında önemli bir ölçüttür. İdare, işlem ve eylemlerini hukuka uygun şekilde gerçekleştirmek zorundadır.
  4. İdari dava açma süreleri: Tam yargı davası açma süreleri, İYUK’da düzenlenmiştir. İdari işlemlere karşı genellikle idare mahkemelerinde 60 gün, vergi mahkemelerinde ise 30 gün içinde dava açılmalıdır (İYUK m.7). İdari eylemlere karşı ise, zarara yol açan işlem veya eylem ile zararın kapsamının tam olarak öğrenilmesinden itibaren işlemeye başlar ve 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir (İYUK m.11).
  5. İdare hukuku ilkeleri: Tam yargı davalarında, idare hukukunun temel ilkelerine uygun hareket edilmesi esastır. İdarenin hukuka uygunluk, denetlenebilirlik, nesnellik ve kamu yararı gibi ilkeleri gözetmesi gerekmektedir.

Bu özellikler doğrultusunda, tam yargı davaları idari yargı sistemi içinde önemli bir yer tutar ve zarar gören kişilere hukuki koruma sağlar. İdare hukukunda, tam yargı davaları ile kamu gücünün hukuka uygunluğu ve denetlenebilirliği sağlanarak, kişilerin haklarının korunması amaçlanır. Ayrıca, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin hükümlerle de maddi ve manevi zararlarının karşılanması amaçlanmaktadır. Bu şekilde, idare hukuku ve tam yargı davaları, kişilerin haklarını ve kamu yararını gözeten bir denge kurarak, hukuki düzenin sağlıklı işlemesine katkıda bulunur.

Tam Yargı Davası Dilekçe Örneği

İdari yargıda tam yargı davası dilekçesi, davacının talep ettiği hususları, idari işlemi ve idari işlemin neden olduğu zararları açık bir şekilde belirtir. Bu dilekçede, idari işlemin hangi kamu kurallarının ihlal edildiği, idari işlemin hukuka aykırı olduğunu madde ve kanunlar ile dile getirilmelidir.

Dilekçede, idari işlemin sonuçlarından elde edilen verilerin zararın türü ve miktarı, zararın tazmin edilmesi için talep edilen tutarlar ve bu tutarların nasıl hesaplandığı da belirtilmelidir. Dilekçe, idari işlemi yapan kurumun adresi ve iletişim bilgileri gibi bilgileri de içermelidir.

Tam yargı davası dilekçesi, yasal bir belge olduğu için belirli bir formatta hazırlanmalıdır. Dilekçeye başlamadan önce künye kısmında, mahkemenin adı, davacının adı, adresi, avukatının adı (varsa) ve idari işlemin yapıldığı kamu kurumunun adı belirtilmelidir.

Dilekçenin giriş kısmında, davacının talep ettiği ayrıntılar özetlenir ve idari işlemin hangi zamanda yapıldığı, ne şekilde yapıldığı, hangi hukuk kurallarına aykırı olduğu gibi konular açıklanır. Daha sonra, davacının talep ettiği zararın türü ve miktarı belirtilir.

Dilekçenin sonunda, mahkemeden talep edilen açıklamalar özetlenir ve tazminat talebinin kabulü için ifadeler belirtilir. Son olarak, dilekçenin son kısmında, davacının imzası veya avukatının varsa imzası yer alır.

Aşağıda size bir idari dava dilekçe örneği sunacağınız, ancak her dilekçe kendine has olmalı gerekli itirazlar vurgulanması gerektiği unutulmamalıdır.

İdari yargıda tam yargı davası dilekçe örneği indirmek için tıklayınız.

İdari İşlemlere Karşı Tam Yargı
İdari İşlemlere Karşı Tam Yargı

İdari Eylemlere Karşı Tam Yargı – Tazminat Davası

İdari zarar cezalarına karşı tam yargılama-tazminat davası, idarenin yapmış olduğu işlemlerin kişilerin çıkarlarına zarar verilmesi durumunda açılır. Bu işlemler, genellikle devletin icra organları tarafından alınan kararlar ya da yapılan işlemlerdir.

Trafik kazaları da bir tür idari eylem olarak kabul edilebilir, trafik kazasının nedeni olarak idari eylem yapan kişi veya kurumlara karşı tam yargılama-tazminat davası açılabilir.

Tam Yargı Davası Tazminat Hesaplama

Tam Yargı Davası Tazminat Hesaplama

Tam Yargı Davası Tazminat Hesaplama

İdari yargıda tam yargı davası tazminat hesaplama, açılan idari davada, uğranılan zararın miktarının belirlenmesini ifade eder. Tazminat hesaplaması, uğranılan zararın niteliğine ve miktarına bağlı olarak değişebilir. İşte idari yargıda tam yargı davası tazminat hesaplama sürecinde dikkate alınan bazı faktörler:

  1. Maddi zararlar: Maddi zararlar, kişinin uğradığı doğrudan kayıpları ifade eder. Örneğin, trafik kazasında yaralanan, aracı hasar alan kişi veya kaza da vefat eden kişinin tazminat almaya dair hakları bulunmaktadır. Maddi hasarlı trafik kazasında aracı hasar alan kişiye trafik sigorta şirketleri tarafından kusur oranlarına göre ödeme yapılmaktadır. Ölümlü trafik kazasında ise vefat eden kişinin yakınlarının Destekten Yoksun Kalma Tazminatı dahil birçok tazminat hakkı bulunmaktadır.

Yaralanmalı trafik kazalarında tazminat hesaplamasında önemli faktörlerden birisi kazazede de bulunan kalıcı yaralanmaya dair alınan maluliyet oranıdır. Maluliyet oranının belirlenmesi için yönetmelikte bir senelik iyileşme süreci bulunmaktadır. Maluliyet oranı ile birlikte tazminat hesaplamasında kazazedenin yaşı, maaşı ve kusur oranı da etkin rol oynamaktadır.

Manevi zararlar: Manevi zararlar, kişinin uğradığı duygusal veya psikolojik zararları ifade eder. Örneğin, trafik kazasında kazazede veya kaza de vefat eden kişinin yakınları manevi tazminatı, kazaya sebep olan araç sürücü, işleteni veya ruhsat sahibinden talep edebilmektedir.

Faiz: Tam yargı davası tazminat hesaplamasında faiz de dikkate alınır. Faiz, zararın oluştuğu tarihten itibaren hesaplanır ve tazminat miktarına eklenir.

Avukatlık ücretleri: Tam yargı davası sırasında avukatlık ücretleri de hesaplamaya dahil edilir.

Tazminat miktarı, uğranılan zararın niteliği, miktarı, faiz oranı ve avukatlık ücretleri gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tam yargı davası tazminat hesaplaması, mahkeme tarafından atanan uzman bilirkişi tarafından  belirlenen tazminat miktarı üzerinden yapılır.

 İlgili İçerik: Trafik Kazası Tazminat Hesaplama

Tam Yargı Davasında Manevi Tazminat
Tam Yargı Davasında Manevi Tazminat

Tam Yargı Davasında Manevi Tazminat

Tam yargı davasında manevi tazminat; kişinin gerçekleşen rizikodan kaynaklı yaşadığı acı, üzüntü, korku, endişe ve benzeri duygusal zararlar nedeniyle talep ettiği tazminattır. Tam yargı davasında manevi tazminat talebi maddi tazminat talebinden ayrı olarak alınmaktadır. Manevi tazminat sorumluluğu şahsidir, rizikoya sebep olan kişinin kendisinden alınmaktadır. 

Manevi tazminat hesaplamalarında kullanılan herhangi bir metot, formül ve benzeri durumlar bulunmaktadır. Bu tazminat türünden hesaplama bilirkişi veya hakim tarafından yapılmaktadır. 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.03.2007 Tarihli, 4200/3279 Sayılı Kararı tam yargı davasında manevi tazminata ve miktarına emsal nitelikte sayılmaktadır:

‘Davalı sürücü Yaşar Ateş, kullandığı araç ile şerit ihlali yaparak davacının içinde bulunduğu araca çarparak davacının %16.2 oranında daimi iş gücü kaybına neden olacak şekilde yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Bilirkişinin 12.5.2005 tarihli raporuna göre davalı 8/8 oranında kusurlu bulunmuş, mahkemece 6.000,00 YTL olan manevi tazminat talebinin 3.000,00 YTL’sinin kabulüne karar verilmiştir.

Olayın oluşu, kusur durumu, maluliyet oranı ve yaralanmanın şekline göre mahkemece takdir edilen tazminat miktarı olaya uygun olmayıp düşük takdir edilmiştir’.

Türk Borçlar Kanunu Madde 56 da ‘Manevi Tazminat’ başlığı altında bulunmaktadır.

İlgili kanun maddesinde yer alan ifadeler;

‘Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir‘ şeklindedir.

Tam Yargı Davası Örnekleri

İdari yargıda tam yargı davasına örnek olan Danıştay 15. Daire, 2015/1968 Kararında;

2918 Sayılı Yasa’nın hukuki sorumluluğa dair sekizinci kısmında yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların karıştığı kazalar sebebiyle araç işleticisi sıfatıyla kamu idareleri ve kuruluşlarına karşı açılacaklar da dahil bütün araç sahibi ve işleticilerine karşı açılan davaların görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir. Fakat kamu idareleri ve kuruluşlarının, trafik güvenliği ve düzenini sağlamak amacıyla gerek kendi kuruluş yasaları, gerekse 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre yürüttükleri hizmetlerin, kamu hizmeti niteliğini taşımaları ve 2918 Sayılı Yasa’da da görevlendirilen kamu idare ve kuruluşlarının sorumluluklarının ayrıca düzenlenmemiş olması karşısında; trafik düzeni ve güvenliği hizmetlerinden kaynaklandığı öne sürülen zararların tazmini istemiyle, ilgili idarelere karşı açılan davaların görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir.

Sonuç olarak Karayolları Genel Müdürlüğünün kuruluş yasasında belirlenen, 2918 Sayılı Yasa’da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürüttüğü kamu hizmetinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; bu sebeple açılacak tam yargı davalarının da idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarenin denetiminde olan karayolunda yeterli tedbir alınmadığından bahisle meydana geldiği ileri sürülen olaydan kaynaklanan zararın ödenmesi istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu haliyle bakılan uyuşmazlık, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, 6001 Sayılı Yasa’da karayollarının emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek, temizliğini yapmak, denetimini yapmak, yaptırmak ve trafik güvenliğini sağlamak şeklinde öngörülen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre davanın görüm ve çözümü idare mahkemelerine aittir.

İdari yargıda tam yargı davasına emsal örnek olaylar için tıklayınız.

Tam Yargı Davası Emsal Kararlar

İdari yargıda tam yargı davasına emsal olacak Danıştay 15. Dairesinin 2016/3549 sayılı kararında;

Davacının 17.04.2009 tarihinde Malatya istikametinden Kayseri istikametine doğru ambulansla hastaneye götürüldüğü sırada, seyir halinde iken meydana gelen kaza sebebiyle uğradığı ileri sürülen 2.000-TL maddi ve 13.000-TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca, davacının 17.04.2009 tarihinde Malatya istikametinden Kayseri istikametine doğru ambulansla hastaneye götürüldüğü sırada, seyir halinde iken gerçekleşen kaza sonucunda idarenin elemanı olan ambulans şoförünün, meydana gelen olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışlarıyla asli kusurlu olduğu, dolayısıyla davacının söz konusu kazada zarar görmesinden davalı idarenin hizmet kusuru sebebiyle tazmin sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davacının tedavi giderinin karşılandığı, başka bir maddi kaybı bulunmaması sebebiyle maddi tazminat isteminin reddi, manevi tazminat isteminin kabulü yolunda verilen hükmün onanmasına karar verilmiştir

İdari yargıda tam yargı davası emsal kararları indirmek için tıklayınız.

Yoldan Kaynaklanan Sorun Nedeniyle Trafik Kazası Tazminat Davası (Tam Yargı Davası)

Yoldan kaynaklanan sorun nedeniyle trafik kazası tazminat davası (tam yargı davası), karayollarındaki eksiklik, kusur veya bakım yetersizliği sonucu yaşanan trafik kazaları sonrasında mağdurların uğradığı zararları tazmin etmeyi amaçlayan bir dava türüdür. Bu davalarda, zarar gören kişiler, genellikle kamu kurumlarına karşı maddi ve manevi tazminat talepleriyle dava açarlar.

Tam yargı davaları, idari yargı alanında görülen davalardır. Bu nedenle, dava süreci idari mahkemelerde işlemektedir. İdari mahkemeler, yargılama sırasında bilirkişi raporları, tanık ifadeleri ve diğer delilleri değerlendirerek karar verirler.

Dava sonucunda mahkeme, eğer yoldaki sorunların kaza ile doğrudan ilişkili olduğuna ve sorumluluğun ilgili kamu kurumunda olduğuna karar verirse, mağdurların talepleri doğrultusunda tazminata hükmeder. Tazminat miktarı, maddi ve manevi zararlar, tedavi masrafları, iş göremezlik nedeniyle uğranılan maddi kayıplar ve araç onarım giderleri gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenir.

Tam Yargı Davası ve İptal Davası Farkı

İdari yargıda tam yargı davası ve iptal davası, farklı amaçlar için açılır. İzah edelim;

İdari yargıda tam yargı davası, idari işlem nedeniyle zarar gören kişinin zararının tazmini için açılan bir davadır. Bu dava, idari işlemin hukuka gidişinin ve sonuçlarının sonuçları ile birlikte, zararın tazmini için de açılır. Tam yargı davasında, idari işlemin hukuka aykırıysa, mahkeme idari işlemini iptal edebilir ve zarar gören kişiye tazminat ödenmesine karar verilebilir.

İptal davası ise, idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi için açılan bir davadır. İptal davasında, idari işlem hukuka aykırıysa, mahkeme idari işlemini tamamen veya kısmen iptal edebilir.

İki davada da idari işlemin hukuka uygunluğu denetlenir.  Tam yargılama davasını sadece zarar gören kişi açabilir. İptal davası ise STK’lar dernekler ya da her hangi bir tüzel kişilik tarafında da açılabilir.

 

İdari yargıda iptal ve tam yargı davaları birlikte açılır mı?

Mağdur, iptal davasını açarak; davanın tamamlanması üzerine tam yargı davasını açabilir. Ancak idari yargıda iptal ve tam yargı davaları kişinin isteğine bağlı olarak aynı dilekçe üzerinde birlikte açılabilir.

Tam yargı davasında miktar belirtilmeli mi?

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin 2. Fıkrasında yer alan ‘Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar gösterilir’ ifadesine göre miktar belirtmek zorunludur.

İdari yargıda dava açma süresi geçerse ne olur?

İdari yargı da dava açma süresinin geçmesi halinde; dava usulden dolayı ret edilmektedir.

Tam yargı davasında tanık dinlenir mi?

Tam yargı davalarında tanık dinlenmesi söz konusu olarak görülmemektedir. Tanık dinleme ceza ve hukuk davalarında bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu