Trafik Kazası

Bayramda Trafik Kazalarının Artış Nedenleri Nelerdir?

Bayram dönemlerinde trafik kazalarının artmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, bu dönemlerde şehirler arası seyahat eden araç sayısında büyük bir artış yaşanır. İnsanlar ailelerini ziyaret etmek, tatil yapmak veya memleketlerine gitmek için yollara dökülür. Bu yoğunluk, yolların normal kapasitesinin üzerine çıkmasına neden olur ve kazaların meydana gelme olasılığı artar.

Bunun yanında, sürücülerin bayram telaşı içinde aceleci davranmaları da önemli bir etkendir. Zamanında varmak isteyen sürücüler hız sınırlarını aşabilir veya trafik kurallarına yeterince dikkat etmeyebilir. Uzun süreli yolculuklarda yorgunluk ve dikkat dağınıklığı da kazalara zemin hazırlar. Özellikle gece yolculuklarında uykusuzluk, reflekslerin zayıflamasına ve riskli durumların doğru şekilde değerlendirilememesine yol açar.

Son olarak, bazı sürücülerin bayram kutlamaları sırasında alkol alarak direksiyon başına geçmeleri trafik güvenliğini ciddi şekilde tehdit eder. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde, bayram dönemlerinde trafik kazalarının artması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu nedenle hem bireysel bilinç hem de denetim mekanizmalarının artırılması büyük önem taşır. Ayrıca, bazı sürücülerin emniyet kemeri takmaması, aşırı yolcu taşımaları ya da araçlarının bakımını yapmadan yola çıkmaları da kazaların sonuçlarını daha ağır hale getirebilir.

Bayramda Trafik Kazaları İstatistikleri 2025

2025 yılı itibarıyla kaza istatistiklerini Çözüm Avukatlık olarak sizler için derledik. İlk olarak, 2025 yılı Ramazan Bayramı’nda Türkiye genelinde toplam 6.268 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 74 kişi hayatını kaybederken, 10.199 kişi yaralandı. Kurban Bayramı’nda ise tablo yine endişe verici bir durumda; 3.913 trafik kazasında 44 kişi yaşamını yitirdi, 6.370 kişi ise yaralandı. Bu veriler, bayram trafiğinin ne kadar dikkat gerektirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Yetkililerin açıklamalarına göre, kazaların %41’i aşırı hızdan kaynaklanıyor. Özellikle 14.00–20.00 saatleri arasında kazaların ve can kayıplarının yoğunlaştığı görülüyor. Bu zaman dilimi, hem trafik akışının arttığı hem de sürücülerin uzun süren yolculukların etkisiyle dikkatlerinin azaldığı bir aralık olarak öne çıkıyor.

Kuşkusuz bayram dönemlerine ait bu tür istatistikler, yalnızca birer sayı değil, trafik güvenliği açısından kritik uyarılar barındıran önemli verilerdir. Unutulmamalı ki her kaza, sadece istatistiklere yansıyan bir rakam değil, aynı zamanda hayatların değişmesine neden olan birer trajedidir. Direksiyon başına geçmeden önce bir kez daha düşünmek, hız sınırlarına uymak, yorgun şekilde araç kullanmamak ve dikkatli olmak, hem kendi hayatınızı hem de sevdiklerinizin hayatını korumak için atılabilecek en basit ama en etkili adımlardır.

Bayramda Trafik Kazası Sonrası İlk Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Bayram döneminde yaşanan trafik kazaları ardından yapılması gereken işlemler. Kazanın sonuçlarına bağlı olarak değişmektedir. Aşağıda detaylı bir şekilde açıklayacağımız üzere, söz konusu kazalar iki şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar, maddi hasarlı kazalar ve yaralanma ve ölümle sonuçlanan kazalar olmak üzere iki yere ayrılmaktadır. Sıralanan adımlara dikkat ederek uğramış olduğunuz kaza sonrası süreci doğru şekilde yönetebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Trafik Kazası Sonrası Yapılması Gerekenler

Maddi Hasarlı Kazalarda İzlenmesi Gereken Adımlar Nelerdir?

Trafik kazasında herhangi bir can kaybı ya da yaralanma meydana gelmemişse, bu tür olaylar yalnızca maddi zararla sonuçlanan trafik kazaları kapsamında değerlendirilir. Başka bir ifadeyle, yalnızca araçlarda oluşan fiziksel hasarlarla sınırlı olan çarpışmalar, maddi hasarlı trafik kazası olarak nitelendirilir. Bu tür bir kaza meydana geldiğinde izlenmesi gereken bazı temel adımlar bulunmaktadır:

İlk olarak, kazaya karışan tüm sürücüler tarafından bir tutanak hazırlanmalıdır. Bu belgeye “maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı” adı verilir. Tutanağın düzenlenmesi sorumluluğu doğrudan olayda yer alan sürücülere aittir. Araçların kayıtlı olduğu kişiler yerine, fiilen aracı kullanan sürücülerin beyanları esas alınır; yani tutanak doldurmak için ruhsat sahibi olmak şart değildir.

Kazanın belgelendirilmesi açısından kritik noktalardan biri de olay yerinin ve araçların fotoğraflanmasıdır. Bu görüntüler, kazaya sebep olan unsurların ve kusur oranlarının belirlenmesine yardımcı olmak açısından büyük önem taşır. Elde edilen fotoğraflar, daha sonra hazırlanacak hasar tespit belgelerine eklenerek, sigorta işlemleri ve olası hukuki süreçler için delil olarak kullanılabilir.

Kazaya karışan sürücülerden biri alkol veya uyuşturucu etkisi altındaysa ya da sürücü belgesine sahip değilse, vakit kaybetmeksizin emniyet birimlerine bilgi verilmelidir. Bu tür ihlaller sadece trafik düzeni açısından değil, aynı zamanda adli makamların değerlendirme alanına da girer ve olayın hukuki boyutunu derinleştirir.

Yaralanmalı veya Ölümlü Kazalarda Yasal Süreç Nasıl İşler?

Eğer kazada bir kişinin yaralanması veya vefat etmesi söz konusuysa, kazadan sonraki işlemler çok daha farklı bir seyir izler. Bu noktada artık sadece maddi hasardan değil, insan hayatına dair ciddi risklerden söz edilir. Bu tür kazalarda izlenecek aşamalar aşağıda sıralanmıştır:

  1. Yaralılar İçin Acil Müdahale Ekiplerini Aramak

Kaza sonrasında ilk yapılması gereken, kişisel sağlık durumunun kontrol edilmesidir. Vücutta ağrı, kanama ya da diğer herhangi bir fiziki belirti olup olmadığı hızlıca değerlendirilmelidir. Ardından 112 Acil Servis aranarak kazanın meydana geldiği konum en net biçimde tarif edilmelidir. Adres tam bilinmiyorsa, çevresel unsurlar aracılığıyla yön tarif edilmesi hayati önem taşır. 

Ambulans dışında polis ya da jandarma gibi güvenlik güçlerinin de olay yerine çağrılması gerekir. Yaralılara müdahale gerekiyorsa, yalnızca ilk yardım eğitimi almış bireylerin bu müdahaleyi gerçekleştirmesi gerekir. Aksi takdirde yapılan bilinçsiz müdahaleler, mevcut durumu daha da ağırlaştırabilir.

  1. Kaza Alanının Emniyete Alındığından Emin Olmak

Kazadan sonra yapılması gereken bir diğer hayati işlem, olay yerinin güvenli hale getirilmesidir. Araçlar çalışmıyor olsa bile kontağın mutlaka kapatılması gerekir. Olası bir yakıt sızıntısı kontrol edilmeli; eğer bir sızıntı mevcutsa derhal itfaiye ekipleri (110) bilgilendirilmelidir. Tüm acil müdahale birimlerine ulaşmak için tek numara olan 112 çağrı hattı kullanılabilir.

Diğer sürücülerin kazadan haberdar edilmesi amacıyla üçgen reflektörler yola yerleştirilmelidir. Reflektör bulunmuyorsa gündüzleri el işaretleriyle, geceleri ise telefon ışığı gibi kaynaklarla uyarı sağlanmalıdır.

  1. Emniyet Güçlerine Ulaşarak İfade Verilmesini ve Resmî Kayıtların Tutulmasını Sağlamak

Bir diğer önemli adım ise kolluk kuvvetlerine ulaşarak, kazaya ilişkin resmi işlemlerin başlatılmasını sağlamaktır. Olay yerine gelen polis ya da jandarma ekipleri, tarafların ifadelerini alır. Yaralanma veya ölümle sonuçlanan kazalarda, tarafların ifadeleri çoğunlukla karakolda alınır; bu da soruşturmanın usulüne uygun şekilde yürütülmesi açısından gereklidir.

Ayrıca güvenlik birimleri, kazanın detaylarını içeren “trafik kazası tespit tutanağı” düzenler. Bu belge, kazanın oluş biçimini, tarafların konumlarını, kazanın niteliğini ve olay yerinin krokisini içerecek şekilde hazırlanır. Tutanak, hem idari hem de yargısal süreçlerde delil niteliği taşır. Sigorta uyuşmazlıklarında ise Sigorta Tahkim Komisyonu nezdindeki süreçlerde başlıca delillerden biri olarak değerlendirilir.

  1. Kazaya Karışan Tüm Araçların Fotoğraflanması

Araçların fotoğraflarını çekmek, hem hasarın boyutunun belgelenmesi hem de kusur dağılımının belirlenmesi açısından vazgeçilmezdir. Görsel kayıtlar sayesinde araçların darbe aldığı bölgeler net şekilde tespit edilir; bu da sigorta şirketiyle yapılacak görüşmelerde elinizde somut bir dayanak olmasını sağlar.

Fotoğraflar yalnızca sigorta süreçleri için değil, gerektiğinde adli yargılamalar açısından da güçlü bir delil niteliği taşır. Araçların durduğu yer, yolun durumu, kazaya sebep olan unsurlar ve çevresel koşullar bu kayıtlarla netleştirilmelidir. Bunun yanında fotoğraf dosyalarına kazanın gerçekleştiği tarih ve saat de mutlaka eklenmelidir; zira mahkemeler nezdinde bu veriler tartışılabilir delil kapsamına girer.

  1. Sigorta Kuruluşuna Derhal Bilgi Vermek

Kazanın ardından izlenmesi gereken önemli adımlardan biri de, vakit kaybetmeden ilgili sigorta kuruluşuyla iletişime geçmektir. Zorunlu trafik sigortası kapsamında yer alan bu bildirim, hem maddi zararın karşılanması hem de sonraki hak kayıplarının önlenmesi adına önemlidir.

Sigorta sözleşmeleri, kazadan doğan zararların giderilmesini güvence altına alır. Araç onarılabilir durumdaysa masraflar karşılanır, pert durumundaysa aracın piyasa değeri sigorta kapsamında tazmin edilir. Bu yönüyle sigorta şirketine bildirimde bulunmak, ekonomik hakların korunmasında temel bir adımdır.

  1. Hukuki Süreç İçin Avukat Desteği Almak

Son olarak, kazaya ilişkin hukuki sürecin en sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için bir avukattan profesyonel destek alınması önem arz eder. Özellikle tazminat talepleri, sigorta anlaşmazlıkları ya da ceza yargılamaları gibi konularda hukuki bilgi ve temsil büyük önem taşır.

Kaza sonucu doğan zararların telafisi için açılacak davalar, belirli bir usul çerçevesinde yürütülür. Bu prosedürlerin bilinmemesi, zaman kayıplarına ve hak kaybına neden olabilir. Avukat desteği sayesinde süreç daha etkin şekilde yönetilir ve bireylerin mağduriyeti en aza indirilmiş olur. Dolayısıyla siz de olası tüm durumlarda Çözüm Avukatlık büromuz ile iletişime geçerek süreci etkili bir şekilde yönetebilirsiniz. 

Bayramda Trafik Kazalarında Tazminat Hakkı Nasıl Kullanılır?

Motorlu taşıtların dâhil olduğu kazalarda, ölümlü, yaralanmalı veya kişilerin beden bütünlüğünü zedeleyen sonuçlar doğması ya da üçüncü şahıslara ait taşınır ve taşınmaz mallarda, örneğin ev, otomobil veya arazi gibi varlıklarda  hasar meydana gelmesi halinde, bu zararın giderilmesi amacıyla, zarar gören bireyler tarafından, kazada hukuken sorumluluğu bulunan kişilere karşı açılan davalara maddi ve manevi tazminat davaları denir. Uygulamada “trafik kazası tazminatı” ifadesi, hem kişisel zararları (yaralanma, ölüm gibi) hem de ekonomik kayıpları (malvarlığı değerindeki azalmalar) kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.

Trafik kazası kaynaklı tazminat davalarının yasal temeli, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil hükümlerine dayanmaktadır. Yani bu tür kazalar, kusurlu olan tarafın hukuki sorumluluğunu doğurmakta ve zarar görenlerin tazminat isteme hakkı ortaya çıkmaktadır.

Her yıl binlerce bireyin hayatını etkileyen trafik kazaları, çoğu zaman telafisi güç mağduriyetlere yol açmaktadır. Bu olaylar sonucunda ortaya çıkan zararlar yalnızca ekonomik kayıplarla sınırlı kalmayıp, ruhsal ve duygusal yönden de derin etkiler bırakabilmektedir. Ancak mağdurların, yasalar çerçevesinde sahip oldukları hakları bilerek, uğradıkları bu zararlar için karşı taraftan maddi ve manevi tazminat istemeleri mümkündür.

Trafik kazaları sebebiyle tazminat davası açmak isteyenlerin aşağıdaki aşamaları takip etmeleri önem arz eder:

  1. Kazaya Ait Belgelerin Temin Edilmesi:

Kaza yerinde tutulan trafik zabıtları, sağlık kuruluşlarından alınan doktor raporları ve araçta meydana gelen hasara ilişkin ekspertiz raporları gibi belgeler toplanmalı ve dava dosyasına eklenmelidir. Bu belgeler, zararların kapsamını ortaya koymada ve ispat yükümlülüğünü yerine getirmede büyük önem taşır.

  1. Hukuki Danışmanlık Alınması:

Trafik kazalarına ilişkin hukuki süreçlerin çoğu zaman teknik detaylar içermesi nedeniyle, alanında uzman bir avukattan destek alınması tavsiye edilmektedir. Profesyonel hukuki yardım, mağdurun haklarını en etkin biçimde savunmasını sağlar.

  1. Sigorta Kuruluşlarıyla İrtibat Kurulması:

Zarar gören taraflar, varsa karşı aracın zorunlu trafik sigortasına ya da kendi araçlarının kasko poliçesine dayanarak ilgili sigorta şirketine başvuruda bulunmalı; tazminat taleplerini resmi şekilde iletmelidirler. Bu süreçte, sigorta şirketlerinin gerekli evrakları talep etmesi olağandır.

  1. Yargı Yolu ile Hak Arayışı:

Eğer sigorta şirketiyle yapılan görüşmelerde tatmin edici bir çözüm elde edilemezse ya da tazminat ödemesi yapılmazsa, zarar gören kişi ya da kişiler adli yargıya başvurarak ilgili tazminat taleplerini dava yoluyla ileri sürebilir. Mahkemeye taşınan bu süreçte, toplanan belgeler, tanık ifadeleri ve bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilir.

Zorunlu Trafik Sigortası ve Kasko Hangi Durumlarda Devreye Girer?

Trafik kazasına karışan motorlu taşıtın Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde zorunlu olarak yaptırılması gereken Mali Sorumluluk Sigortası (diğer adıyla Trafik Sigortası) veya kapsamına göre düzenlenmiş olan İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (yani Kasko Sigortası) hangi sigorta şirketi tarafından düzenlenmişse, bu şirket meydana gelen ölüm, yaralanma ya da benzeri zararlardan dolayı hukuken sorumlu tutulabilir (Karayolları Trafik Kanunu md. 91).

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde hazırlanmış Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1 maddesi uyarınca, sigorta şirketi, bu poliçede tanımlanmış olan motorlu aracın kullanımı sırasında bir kişinin yaşamını yitirmesine, bedensel olarak zarar görmesine ya da herhangi bir mala maddi zarar verilmesine yol açması durumunda, araç işletenin söz konusu kazadaki hukuki sorumluluğunu, belirlenmiş zorunlu sigorta limitleri çerçevesinde güvence altına almakla yükümlüdür.

Bayramda Kaza Yapan Sürücüler İçin Ceza ve Sorumluluklar Nelerdir?

Bayram döneminde meydana gelen trafik kazalarında, kusurlu olan sürücüler hem idari hem de hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler. Eğer kaza yalnızca maddi hasarla sonuçlanmışsa, Karayolları Trafik Kanunu’na göre kazaya sebep olan sürücüye para cezası uygulanabilir. Ancak kazada alkol, aşırı hız ya da sürücü belgesi bulunmaması gibi ağırlaştırıcı unsurlar varsa, ceza oranı yükselmekte ve sürücü hakkında adli işlem başlatılabilmektedir.

Yaralanmalı veya ölümlü kazalarda ise durum daha ciddi boyutlara ulaşır. Kazada kusurlu bulunan sürücü hakkında “taksirle yaralama” veya “taksirle ölüme neden olma” suçlarından ceza davası açılır. Bu durumda hapis cezası gündeme gelebilir. Ayrıca kazada zarar gören kişiler maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. 

Kusurlu sürücünün trafik sigortası, zorunlu mali sorumluluk kapsamında belirli zararları karşılasa da, bazı durumlarda sürücü şahsen de sorumlu tutulabilir. Bu nedenle, bayram gibi yoğun dönemlerde trafik kurallarına azami derecede uyulması, hem can güvenliği hem de hukuki sonuçların önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Bayram Dönemlerinde En Çok Kaza Olan Gün ve Saatler Hangileridir?

Bayram tatilleri, şehir içi ve şehirlerarası trafikte ciddi bir yoğunluğa sebep olurken, istatistikler bu dönemlerde kaza riskinin önemli ölçüde arttığını göstermektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Karayolları Trafik Güvenliği verilerine göre, bayram tatillerinin ilk ve son günleri kaza oranlarının en yüksek olduğu günler arasında yer almaktadır. Özellikle tatilin başlangıcında şehir dışına çıkmak isteyenler ile dönüş günü trafikte olan vatandaşlar, aynı anda yola çıktıklarında yol yoğunluğu zirveye ulaşmakta, bu da kaza riskini artırmaktadır.

Saat bazında değerlendirildiğinde ise, kazaların en sık yaşandığı zaman dilimi öğle sonrası ile akşam saatleri arasındadır. 14.00 ile 20.00 saatleri arası, hem araç trafiğinin hem de sürücü yorgunluğunun en yüksek olduğu zamanlar olarak öne çıkmaktadır. Bu saatlerde hava sıcaklığının da etkisiyle dikkatsizlik, refleks kaybı ve hız ihlalleri daha fazla görülmektedir. Bu nedenle uzmanlar, özellikle bayram dönemlerinde sabah erken saatlerde yola çıkılmasını, düzenli mola verilmesini ve hız kurallarına titizlikle uyulmasını tavsiye etmektedir. 

Bayramda Trafik Kazası Sonrası Sigorta Şirketine Bildirim Nasıl Yapılır?

Trafik kazasının ardından, ilgili sigorta kuruluşuna hasar ihbarının en geç 5 iş günü içinde yapılması zorunludur. Bu bildirim işlemi; sigorta firmasının müşteri hizmetleri hattı, mobil uygulaması, resmi internet sitesi ya da anlaşmalı acente üzerinden gerçekleştirilebilir. 

Bildirimin sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için, kaza tespit tutanağı, araç görüntüleri, sürücü belgesi ve ruhsatın fotokopileri ile mevcutsa polis tutanağı gibi evrakların eksiksiz bir şekilde sunulması gereklidir. Bu belgeler, sigorta şirketinin hasar dosyasını oluşturması ve zararın değerlendirilmesine yönelik süreci başlatması bakımından zorunlu nitelik taşır.

Bayram Tatilinde Trafik Kazası Riskini Azaltmak İçin Alınacak Önlemler Nelerdir?

Alınabilecek bazı temel önlemlerle bayram döneminde yaşanabilecek kaza riski önemli ölçüde azaltılabilir. Öncelikle sürücülerin yolculuk öncesinde araçlarının bakımını yaptırmaları büyük önem taşır. Fren, lastik, far ve sinyal sistemlerinin düzgün çalıştığından emin olunmalı; eksik ya da arızalı ekipmanlar giderilmelidir.

Sürüş sırasında dikkat dağınıklığı ise kazaların en büyük sebeplerinden biridir. Bu nedenle sürücüler, cep telefonu kullanımından kaçınmalı ve tüm dikkatlerini yola vermelidir. Uzun yolculuklarda her 2-3 saatte bir mola verilmeli, yorgunluk hissedildiğinde araç kullanılmamalıdır. Alkol ya da uyuşturucu etkisi altında araç kullanmak ise hem yasal olarak suç teşkil eder hem de can güvenliği açısından son derece tehlikelidir.

Yola çıkış saatleri de kazaları önlemede belirleyici olabilir. Yoğun trafik saatlerinden kaçınılarak sabah erken saatlerde ya da trafiğin daha az olduğu gece saatlerinde yola çıkmak, daha güvenlidir. Ayrıca hız limitlerine uymak, takip mesafesini korumak ve ani manevralardan kaçınmak da kazaların önlenmesinde kritik rol oynar.

Kazadan Sonra Açılabilecek Ceza ve Tazminat Davaları Nelerdir?

Trafik kazaları kapsamda açılabilecek başlıca davalar ceza davaları ve tazminat davalarıdır. Eğer kazada bir kişinin ölümü, yaralanması ya da genel güvenliğin tehlikeye atılması söz konusuysa, kazaya neden olan kişi hakkında ceza davası açılabilir. Türk Ceza Kanunu’na göre bu tür fiiller “taksirle yaralama” ya da “taksirle öldürme” suçlarını oluşturabilir. Ceza davası, genellikle savcılık tarafından resen başlatılır ve kamu davası niteliği taşır. Şüpheli ya da sanık sıfatı taşıyan sürücüler, hapis veya adli para cezası gibi yaptırımlarla karşılaşabilir.

Öte yandan kazada zarar gören kişiler, uğradıkları zararların giderilmesi için maddi ve manevi tazminat davaları açma hakkına da sahiptir. Maddi tazminat davası, tedavi giderleri, gelir kaybı, çalışma gücünün azalması gibi ekonomik kayıpların karşılanmasını amaçlar. Manevi tazminat davası ise kaza nedeniyle yaşanan acı, elem ve ruhsal zararın telafisini hedefler. Bu davalar, kazaya sebep olan kişiye ya da araç sahibine karşı açılabilirken, aynı zamanda sigorta şirketlerine karşı da tazminat talepleri yöneltilebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir